Türk hukukunda verilen emrin yerine getirilmesi yetkili amir veya merci tarafından görevi gereği verilen emrin ast tarafından yerine getirilmesini ifade eder. 1982 Anayasası’nın 137 nci maddesinde göre, “Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz. Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz”.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 24’üncü maddesinde de amirin emrinin yerine getirilmesine ilişkin şartlar düzenlemiştir. Buna göre, “Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur”(5237/m.24/3). Aynı hüküm 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 11 inci maddesinde de mevcuttur. Buna göre, “Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur”(657/m.11/3)
İşverenin talimatlar ile kanun ve sözleşmelere aykırı olmamak üzere, işin görülmesi, çalışma düzeni, işyeri düzeni ve işçilerin işyerindeki davranışlarını belirleme hakkına yönetim hakkı denir. İşverenin yönetim hakkının dayanağı doğrudan doğruya iş sözleşmesidir. İşçi, işverenin yönetim hakkına dayanarak verdiği özel talimatlara ve yaptığı genel düzenlemelere dürüstlük kuralının gerektiği ölçüde uymak zorundadır (TBK m.399). İşçinin bu borcu, iş sözleşmesinin bağımlı hukuki ilişki kurmasının bir sonucudur. Bağımlılık bu sözleşmenin özüdür. İş sözleşmesinin yapılmasıyla birlikte işveren işçiye emir ve talimat verme hakkına sahip olmakla kalmaz; bu emir ve talimatın, kendisine en yararlı görülen şartlarda ifa edilip edilmediğini kontrol etme hakkına da sahip olur. İşçi, işverenin yanısıra, işveren adına hareket eden işveren vekilinin de talimatlarına uyma borcu altıdadır[1]
İşçinin düzenleme ve talimatlara uyma borcu, işçinin işveren tarafından denetlenmesine de imkan sağlar. İşçi, işveren tarafından bu amaçla yapılacak olan denetimlere katlanmak zorundadır. İşçinin talimatlara ve düzenlemelere uymaması halinde, işçi hakkında çeşitli disiplin cezaları uygulanabilir ve şartları oluştuğu taktirde iş sözleşmesi feshedilebilir (İş K m.25/II-h). İşçi, düzenleme ve talimatlara uymaması sonucu ortaya çıkan zararlardan da sorumludur (TBK m.400/1)[2].
İşveren, yönetim hakkını kullanırken sınırlı bir egemenliğe sahiptir. Çünkü işverenin, vereceği emir ve talimatlar kanun hükümleri, iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi hükümlerine aykırılık teşkil edemez[3]. Nitekim, işçinin işveren veya işveren vekili tarafından verilen kanun, toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmesine, dürüstlük kurallarına, kamu düzenine, ahlak ve kişilik haklarına aykırı olan, yerine getirilmesi imkansız bulunan, işçinin yaşamı ve sağlığı için tehdit oluşturan, insan onuruna yakışmayan düzenleme ve talimatlara uyma yükümlülüğü yoktur. Dolayısıyla işverenin hukuka aykırı olan ve suç işlemeyi gerektiren bir emrini yerine getiren işçi, bu emri işverenin vermiş olması nedeniyle cezai ve hukuki sorumluluktan kurtulamaz.
[1] SÜMER, Haluk Hadi, İş Hukuku, 24. Baskı, Ankara 2019; MOLAMAHMUTOĞLU, Hamdi, ASTARLI, Muhittin, BAYSAL, Ulaş, İş Hukuku, 6. Baskı, Ankara 2014; İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 5. Baskı, İstanbul 2023.
[2] SÜMER, İş Hukuku.
[3] MOLAMAHMUTOĞLU/ASTARLI/BAYSAL, İş Hukuku.
Bir Cevap Yazın
You must be logged in to post a comment.