İŞVERENİN İŞ KAZALARINDA HANGİ HALLERDE TAZMİNAT SORUMLULUĞU YOKTUR

Print Friendly, PDF & Email

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili olarak sürekli bir biçimde işverenin sorumluluğu ilkesine vurgu yapılmış ve işverenlerin sorumluluğunun hangi çerçeveyle sınırlı olduğuna ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu nedenle, işverenlerin iş kazalarından doğan hukuki sorumluluğunun boyutu da 6331 sayılı Kanun öncesinde olduğu gibi Yargıtay içtihatları etrafında şekillenmeye devam etmektedir.

İşverenlerin işyerinde meydana gelen iş kazası ve meslek hastalıkları nedeniyle hukuki, cezai ve idari sorumlulukları bulunmaktadır. Sorumluluk, bir kişinin başka bir kişiye verdiği zararları giderme yükümlülüğü olarak ifade edilebilir. Başka bir anlatımla, Türk Hukukunda bir kimse kendi kurusu ile bir başkasına verdiği zararı tazminle yükümlüdür.

İşyerlerinde meydana gelen iş kazalarında işverenin her zaman tazminat sorumluluğu doğmayabilir. Çünkü özel hukukta sözleşme ilişkilerinde veya haksız fiillerde borçlunun ya da failin sorumluluğunu belirlerken fiile (ya da sebeple) sonuç arasında bulunması gereken uygun illiyet bağı kurulamaz ya da kesilir ise, borçlu ya da fail sonuçtan sorumlu tutulamaz.

Uygun illiyet bağını kesin sebepler başlıca üç tanedir:

1-) Üçüncü kişinin kusuru,

2-) Kazalı işçinin kendi kusuru,

3-) Mücbir sebep ve Kaçınılmazlık

1-) Üçüncü Kişinin Kusuru,

İşverenin sorumluluğu için işçinin yaptığı iş ile zarar verici olay arasında “illiyet bağının” bulunması gerekir. Bazen iş kazası işyeri çalışanı olmayan 3. kişinin %100 kusurlu eylemi ile meydana gelebilir. Bu durumda illiyet bağı kesilir ve işverenin hukuki sorumluluğu ortadan kalkar. Örneğin, 3. kişinin tamamen kusurlu olduğu trafik-iş kazasında illiyet bağı kesildiğinden işveren sorumlu değildir. Bu gibi durumlarda işverenin kusursuz sorumluluğuna gidilememektedir. Örneğin bir trafik-iş kazası olayında üçüncü kişiye ait aracın tam kusurlu olması halinde veya olayın tamamen kazalı işçi ile üçüncü kişi araç sürücüsünün birlikte ku­surları ile gerçekleşmiş ise, işveren sorumlu tutulmamaktadır.

2-) Kazalı İşçinin Kendi Kusuru,

İş kazası veya meslek hastalığı, kazalı işçinin bazen sadece kendi ku­surlu eyleminin sonucu olarak veya işverenin sorumlu olduğu hallerde kendi kusurunun birleşmesi sonucu meydana gelebilir. İşçi, % 100 kendi, kusurlu eylemi ile zarar görmüşse, işveren “illiyet bağı” kesildiğinden tazminat ile sorumlu değildir. İşçinin tamamen kusurlu olmadığı hallerde ise, tazminat belirlenirken işçinin müterafik (ortak) kusuru oranında indirim yap­mak gerekir.

3-) Mücbir (Zorlayıcı) Sebep Ve Kaçınılmazlık

Öğretide mücbir (zorlayıcı) sebep, genel bir davranış normunun veya borcun ihlaline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan öngörülemez, karşı ko­nulamaz ve dışarıdan gelen olağanüstü bir olay olarak tanımlanır. Kaçı­nılmazlık ise, uygun illiyet bağını kesen sebeplerden en önemli olanı olup, mücbir sebebin bir unsurudur.

Mücbir (zorlayıcı) sebep çoğunlukla yıldırım düşmesi, kasırga, deprem, sel gibi doğa olayı olabileceği gibi, bazen savaş, genel grev, askeri darbe gibi be­şeri ya da sosyal bir olay, hatta ithal yasağı, kamulaştırma gibi hukuki bir olayda olabilir.

Kaçınılmazlık ise, teknik ve bilimin o andaki verilerine göre mevcut her türlü önlem alınsa, her türlü özen gösterilse bile ihlalin, dolayısıyla zararlı sonucun hiç kimse tarafından önlenememesidir.  Kaçınılmazlık beklenmeyen bir hal olarak nitelendirilir. Başka bir adı da aksi (kötü) tesadüftür. Öngörülebilir bir olaydır. Ancak engellenmesi mümkün değildir. Her türlü iş sağlığı ve güvenliği önlemi alınsa dahi ortaya çıkabilir.

 

 

 

 

Yazar | 2018-02-07T11:53:37+03:00 7 Şubat 2018|Kategoriler: Çarşamba'nın Sorusu|Tags: , , |0 Yorum

Bir Cevap Yazın