Günümüzde küçükten büyüğe herkes kişisel görüş ve düşüncelerini Instagram, facebook, twitter, linkedln gibi sosyal medya platformlarda paylaşmaktadırlar. Çarşıda, pazarda, otobüste, trende, parkta, bahçede, evde, okulda, işyerinde neredeyse herkes elinde bir telefon, etrafıyla adeta iletişimini kesmiş sanal dünyada yaşamını idame ettiriyor. Elbette ki dijital dünyada bu durumun olumlu yönleri olduğu kadar olumsuz yönleri de bulunmaktadır. Örneğin araç kullanırken telefonla konuşan hatta mesaj atan sürücüler olduğu gibi yolda yürürken telefonuyla uğraşan kişilerin birtakım kazalara sebebiyet verdikleri yadsınamaz bir gerçektir.
Çalışma hayatında son yıllarda yargıya yansıyan kararlardan da görüleceği gibi iş saatlerinde çalışanların telefonlarıyla çok sık meşgul olmaları iş akışını bozmakta, verimliliği düşürmekte hatta iş kazalarına neden olmaktadır. İş ilişkisinde işçinin temel borçlarından birisi de özen borcudur. İşveren yönetim hakkına dayanarak işyerinde disiplini sağlamak ve işi yönetmek hakkına sahiptir. Bu kapsamda iş ve toplu iş sözleşmelerinde, iş yeri iç yönetmeliğinde ya da disiplin yönetmeliğinde bu konuda birtakım sınırlamalar getirebilir.
Nitekim işyerinde iş sağlığı ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olan işverenler üretim alanında çalışanlar için haberleşme özgürlüğüne aykırı olmamak ve bu konuda tedbir almak kaydıyla telefon yasağı getirebilmektedirler. Yüksek mahkeme de bu konuda işvereni haklı bulan kararlar vermektedir (Y.9.HD. 2017/26995 E., 2017/19335 K.)
Öte yandan çalışanların mesai saatleri içinde iş akışını bozacak ve çalışanları, işyerini küçük düşürecek şekilde sosyal medya üzerinden sözlü, yazılı ve görsel paylaşımlarda bulunmaları da işyerinde iş barışını ve huzurumu bozacak seviyede ise, bu durum da işverene olayın ağırlık derecesine göre haklı ya da geçerli nedenle fesih hakkı verebilir. Nitekim Yargıtay’a göre, “İşçinin mesai saatleri içerisinde çekilen ve paylaşılacağının bilindiği fotoğraflarının binlerce kişi tarafından izlenebilecek bir sosyal paylaşım sitesinde yayınlanması işyerindeki çalışma disiplinini ve iş akışını etkileyecek nitelikte olup artık davalı işverenden davacı ile çalışması beklenemeyeceğinden somut olayda haklı bir fesih nedeni bulunmasa bile fesih için geçerli bir nedenin bulunduğunun kabulü gerekmektedir” (Y.7H.D. 26.05.2016 T., E.2015/46017., K.2016/11591).
Sonuç itibariyle çalışanların internet sosyal paylaşım ortamında yaptıkları sözlü, yazılı ya da görsel paylaşımların dar bir çevre dışında kamuya açık bir vaziyette herkesin görebileceği bir tarzda yapılması işverene fesih hakkı verir. Yapılan feshin haklı mı yoksa geçerli mi olacağı, vuku bulan olayın işverene ya da çalışanlara hatta işyerinin imajına vereceği maddi ve manevi zararın derecesine göre değişiklik arz edebilir. Bahse konu yargı kararında belirtildiği üzere, “İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi süresince herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz. Ancak işçinin davranışı işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir”. Bununla birlikte, işçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarf etmesi veya davranışlarda bulunması yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması ya da gerçeğe aykırı sosyal medyada paylaşımlarda bulunarak işvereni itibarsızlaştırması haklı nedenle feshi gerektirir (İşK. m.25/II-b-e).
Bir Cevap Yazın
You must be logged in to post a comment.