4857 sayılı İş Kanunu’nun 1 inci maddesi kapsamına giren işyerlerinde bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan işçiye işe başladığı tarihten itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olması koşuluyla yıllık ücretli izin verilir. İşçinin izin süresi, iznini hak ettiği tarihteki hizmet süresine ve Kanunun 55 inci maddesine göre belirlenir. Yani yıllık izin süresi belirlenirken işçinin izne hak kazandığı tarihteki kıdemi esas alınır.
4857 sayılı Kanunun 54’üncü maddesine göre; işçinin gelecek izin hakları için geçmesi gereken bir yıllık hizmet süresi, bir önceki izin hakkının doğduğu günden başlayarak gelecek hizmet yılına doğru ve 54 ve 55 inci madde hükümleri gereğince hesaplanmaktadır. Bu kapsamda işçi 54 ve 55 inci maddesindeki hükümlere göre hesaplanacak her hizmet yılına karşılık, yıllık iznini, gelecek hizmet yılı içinde kullanacaktır.
Ancak uygulamada özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işçilerin işten çıkarılmaması ya da ücretsiz izin uygulamasına geçilmemesi için işverenler öncelikle yıllık ücretli izni olan işçilere izinlerini kullandırmakta, yıllık ücretli izni bulunmayan işçilere de kendi inisiyatifleri ile gelecek yıl iznine mahsuben yıllık ücretli izin kullandırmaktadırlar. Buradaki amaç işverenin elindeki nitelikli, kalifiye işçilerin kaybedilmesini önlemeye ve onları istihdamda tutmaya yönelik bir tedbir olarak görülmektedir. Bununla birlikte uygulamada bazen yıllık ücretli izni kalmamış işçilerin kendi talebi ve işverenin de onayı ile bir sonraki yılın iznine mahsuben avans izin uygulaması yapılmaktadır. Bu şekilde yıllık ücretli izne hak kazanmadan yıllık izin kullandırılmasında yasal bir engel bulunmamaktadır. Böyle bir durumda, işçinin gelecek izin hakkı kullandığı tarihe göre değil, izin hakkının doğduğu tarihe göre hesaplanacaktır.
4857 sayılı Kanunda ve Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği’nde gelecek yıl izninin kullanımını yasaklayan açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yönüyle Kanunda belirtilen bir hak işçilere daha elverişli olacak şekilde değiştirilebilir veya Kanuna aykırı olmayan yeni bir hak oluşturulabilir. Yeter ki Kanunda yer almayan bir hak tarafların ortak iradesi ile sağlanmış ve belirli şartlara bağlanmış olsun.
Öte yandan uygulamada sıkça sorulan konulardan birisi de avans izin verilen işçilerin iş sözleşmelerinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, hak etmedikleri halde kullandıkları izinlerin ücretlerinin kesilip kesilmeyeceği ile ilgilidir. Öncelikle ifade etmek gerekirse, yıllık izne hak kazanmadan iznin kullandırılması Kanunen tanınan bir hak değildir. Hak edilmeyen bir iznin ücreti de olmayacağından, verilmiş izin işverenin kendi rızası ile verilmiş bir izin olarak kabul edilmelidir. Dolayısıyla işçinin işverence yıllık izne çıkarılması ya da işçinin talebi ile yıllık izne çıkmasından önce, işçiden bir dilekçe alınması gerekmektedir. Aksi halde, işverenin işçi ücretinden yıllık izin ücretini mahsup etmesi söz konusu olamayacaktır.
Sonuç itibariyle, yıllık ücretli izne henüz hak kazanamamış işçiye, işverenin kendi inisiyatifi veya işçinin talebi ve işverenin onayı ile gelecek yıl ücretli izninin kullandırılması, işçinin talebi ile işçi lehine geliştirilmesi anlamına gelmesi, işveren insiyatifi ile kullandırılmışsa, ekonomik kriz dönemlerinde işçiyi istihdamda tutmak ve feshin son çare ilkesi uyarınca, hukuka aykırılık oluşturmayacaktır.
Bir Cevap Yazın
You must be logged in to post a comment.