İşçinin alacak haklarından feragat etmesi davayı sona erdiren bir irade beyanı olmakla birlikte, maddi hukuk bakımından aynı zamanda “hakkı sona erdiren” bir işlem olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle işçinin işverenden alacağı olan aylık ücret, fazla çalışma ücreti, ihbar ve kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin ücreti, hafta ve genel tatil ücreti gibi alacaklarından feragat etmişse, feragat ettiği bu alacakları daha sonra tekrar dava yoluyla talep etmesi mümkün değildir. Ayrıca kayıtsız şartsız olmalıdır. Alacak haklarından feragat eden işçi feragatten dönemez. Ancak işçi, irade bozukluğu hallerinde feragatin iptalini isteyebilir. Feragatin hata, hile, ikrah sebebiyle geçersiz olduğu durumda bu konu aynı davada veya feragatin feshi için açılacak ayrı bir davada ileri sürülebilir.
Yargıtay’a göre, “Davadan feragat, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307 ve devamı maddeleri uyarınca davayı sonuçlandıran usulü bir işlem olup, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu belirtilmiştir. Davadan feragat davacının açmış olduğu davadaki sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her aşamada yapılabilir. Feragat kayıtsız şartsız olmalıdır. Şarta bağlı feragat geçerli değildir. Feragat kesin hükmün sonuçlarını doğurur ve davacı feragatten dönemez. Bu karara karşı sadece usul hukuku kurullarına aykırılık sebebiyle kanun yoluna başvurulabilir. İrade bozukluğu hallerinde feragatin iptali istenebilir. Feragatin hata, hile, ikrah sebebiyle geçersiz olduğu aynı davada veya feragatin feshi için açılacak ayrı bir davada ileri sürülebilir. Feragat sebebiyle davanın reddedilmesi halinde aynı hakka ilişkin yeniden dava açılamaz. Açılan davanın kesin hüküm sebebiyle reddedilmesi gerekir. Dava konusu haktan vazgeçildikten sonra dava derdest iken yeniden aynı konuda dava açılması da mümkün değildir. Davacının davasından feragat etmesinin sonucu bu sebeple önemli olduğundan, davacının beyanından, gerçek amacının açılan davadan feragat etmek olduğunun açıkça anlaşılması gerekir.
Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 313. madde ve devamındaki hükümlere göre; sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir. Yine 314. maddeye göre sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Sulhun etkisine gelince; sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar vermektedir.
6100 sayılı Kanun’un 114. maddesinde “Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” hususu dava şartları arasında belirtilmiş olup, böyle bir durumun varlığı söz konusu olduğunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, davacı tarafından Ankara 14. İş Mahkemesinin 2014/1309 esas sayılı dosyası ile kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti talepli dava açıldığı, bu dosyanın yargılaması devam ederken halen derdest olan Ankara 19. İş Mahkemesi’nin 2013/121 esas sayılı dosyası ile davacının işe iadesine karar verilmesi ve davalının davacıyı işe davet etmesi nedeniyle davacı vekili tarafından 13/04/2014 tarihli celsede “davanın dayanağı olan Ankara 19 iş mahkemesinin kararı gereğince müvekkilim 09/02/2015 tarihinde işe davet edilip davete icabet ettiğinden davamız konusuz kalmıştır, ancak davalı taraf davanın açılmasına sebebiyet verdiği için yargılama gideri ve vekalet ücreti talebimiz vardır, ancak davamızdan feragat ediyoruz” şeklinde beyanda bulunulduğu, bunun üzerine Ankara 14. İş Mahkemesince davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği ve dosyanın taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacı, davalının işe davetinin samimi olmadığı iddiasıyla iş akdini feshetmiş ve kıdem tazminatı ile yıllık izin talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından davacı vekilinin Ankara 14. İş Mahkemesi nezdindeki feragat beyanı davadan feragat olarak değerlendirilip davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti talepleri hüküm altına alınmış ise de Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hatalı olarak haktan feragat olarak kabul edilerek bu taleplerin reddine karar verilmiştir. Ankara 14. İş Mahkemesi’nde açıklanan feragat beyanının işe iade davası sonrası yapılan işe davet nedeniyle açıklandığı, davacının haktan feragat anlamında iradesinin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenle kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti taleplerinin reddine karar verilmiş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç :
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin ise İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 20/12/2021 tarihinde oybiriği ile karar verildi [1].
Sonuç olarak, haktan feragat, davayı sonuçlandıran usulü bir işlem olup, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Haktan feragat davacının açmış olduğu davadaki sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat hüküm kesinleşinceye kadar her aşamada yapılabilir. Feragat kayıtsız şartsız olmalıdır. Şarta bağlı feragat geçerli değildir. Feragat kesin hükmün sonuçlarını doğurur ve davacı feragatten dönemez. İrade bozukluğu hallerinde feragatin iptali istenebilir. Feragatin hata, hile, ikrah sebebiyle geçersiz olduğu aynı davada veya feragatin feshi için açılacak ayrı bir davada ileri sürülebilir.
[1] Y9HD.20.12.2021 T., E. 2021/12452 K. 2021/16687 Legalbank.
Bir Cevap Yazın
You must be logged in to post a comment.