Hangi Durumda Cumartesi Günü Yıllık İzin Süresinden Sayılmaz?

Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında, izin süresine rast­layan hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri izin süresinden sayıl­maz (İşK m. 56/5; Yönetmelik m.6). Başka bir deyişle, yıl­lık izin süresi içindeki hafta ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz ve dikkate alınmaz. Dolayısıyla, bu yasal tatil günleri, işçinin hak kazandığı yıllık ücretli izin süresine eklenmelidir.

Mağaza çalışanlarının bazı ürünleri satın almak için kendilerine ayırması haklı fesih nedeni midir?

İşçi, iş görme edimini işverenin emir ve talimatlarına uygun olarak ve sadakat duygusu için de yerine getirmekle yükümlüdür. Sadakat borcu, iş ilişkisinin karşılıklı borç doğuran kişisel bir ilişki olmasının doğal bir sonucudur. Sadakat borcunu ihlal eden işçi davra­nışlarının neler olabileceğinin önceden belirlenmesi ve tek tek sayılması mümkün değildir. İş Kanunu’nun 25 inci maddesinin II. bendinin

Doğum sonrası kısmi süreli çalışma talebi karşılanmayan işçi haklı fesih yapabilir mi?

Kadın işçinin doğum sonrası kısmi süreli çalışma hakkı 4857 sayılı İş Kanunu’nun 13/5 inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, İş Kanunu’nun 74 üncü mad­desinde öngörülen izinlerin bitiminden sonra mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar bu maddeye göre ebev­eynlerden biri kısmi süreli çalışma talebinde bulunabilir. Bu talep işveren tarafından karşılanır ve geçerli fesih

Kıdem tazminatı tavanını aşan ödeme yapılmasının kamu ve özel sektör işverenleri bakımından sonuçları nelerdir?

Her yıl ocak ve temmuz aylarında iki kez artırılan kıdem tazminatı tavanı memur maaş katsayısının artmasıyla birlikte yeniden belirlenmektedir. Bu kapsamda, Hazine ve Maiye Bakanlığı 05.07.2024 tarih ve 3249709 sayılı 5’nolu Genelgesinde 1 Temmuz 2024 tarihinden 31 Aralık 2024 tarihine kadar geçerli olacak kıdem tazminatı tavanını 41.828,42 TL olarak belirlemiştir. Peki, kıdem tazminatı tavanı hangi ölçütler

İş Kanunu’na göre işçi yıllık iznini dilediği zaman kullanabilir mi?

İşçi her hizmet yılına karşılık, hak kazandığı yıllık üc­retli iznini, gelecek hizmet yılı içinde kullanır (İşK m. 54/4). İşveren veya işveren vekilleri, izin kuruluna, izin kurulunun bulunmadığı yerlerde bu işle görev­lendirilen kişilere danışmak suretiyle işyerinde yürütülen işlerin nitelik ve özelliklerine göre, yıllık ücretli izinlerin her yılın belli bir döneminde veya dönemlerinde verileceğini tayin edebilir.

Aynı gruba bağlı şirketlerde çalışanın kıdem tazminatına esas süresi birleştirilebilir mi?

4857 sayılı İş Kanunu’na göre, işçinin kıdem tazminatına esas en az bir yıllık çalışması aynı işverene ait işyeri veya işyerlerinde geçmiş olmalıdır. Kural olarak aynı gruba bağlı ya da hol­dinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerde geçen hizmetlerin birleştiril­mesi mümkün olmaz. Çünkü, şir­ketlerin aynı holding bünyesinde faaliyet göstermeleri kıdem tazminatına esas hizmetlerin birleştirilmesi için yeterli

Evde yaşlı, hasta ve çocuk bakımı yapan kimse İş Kanunu kapsamında mıdır?

4857 sayılı İş Kanunu’nun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, ev hizmetlerinde çalışanlar kanun kapsamı dışında bırakılmıştır. 4857 sayılı Kanunda ev hizmetlerinden kastedilen temizlik, yemek, ütü gibi günlük ev işleridir. Ancak işçinin vasfından dolayı istihdam edildiği ve fakat evde iş gördüğü durumlarda İş Kanunu hükümleri uygulanmalıdır. Örneğin evde hasta, yaşlı kimselere bakan hemşire, çocuk bakıcısı[1],

Genel tatil gününün hafta tatiline rastlaması halinde hangi ücret ödenir?

Uygulamada gerek cezaların yetersiz kalması gerekse iş­çi ve işverenlerin ihtiyaçları nedeniyle Kanuna aykırı da olsa hafta tatili çalışmaları­nın ülkemizde yaygın bir uygulama alanı bulduğu bilinen bir gerçektir. Oysa haftanın 6 iş günü çalışan işçinin 7 nci gün dinlendirilmesi esastır. Bu durum iş sağlığı ve güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. Kanuna aykırı olmasına rağmen işçinin normal

İş güvenliğinden doğan sorumluluk sorumsuzluk anlaşması ile bertaraf edilebilir mi?

İşverenin işçiye ve yakınlarına karşı sorumluluğunun ya­nısıra Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı da sorumluluğu bulunmaktadır. Ni­tekim işveren, kurumun sigortalıya yaptığı yardımları 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda öngörülen koşullara bağlı olarak ödemekle yükümlüdür (m.21). Sorumsuzluk anlaşması, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 115 inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, ”Borçlunun alacaklı ile hizmet söz­leşmesinden kaynaklanan

İşçinin kendi kusurlu hareketi sonucu ölmesi halinde, mirasçıları kıdem tazminatı talep edebilir mi?

İşçinin ölümü halinde, diğer koşulları da varsa kıdem taz­minatı işçinin kanuni mirasçılarına ödenir. Buradaki diğer koşullardan anla­şılması gereken kıdem tazminatına hak kazanılma koşullarıdır. Hemen ifade etmek gerekirse, 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında sürekli bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan ve en az bir yıl hizmeti olan işçinin ölmesi halinde mirasçıları kıdem tazminatına hak kazanabileceklerdir. İş Kanuna

Load More Posts